Aşık Adem

Afrodit yakamozlu gecenin ışıltısından, denizin tuzundan, Toprak`ın yağmur sonrası kokusundan, gökyüzünün uçsuz bucaksızlığından doğdu. Azıcık ondan, biraz da şundan... Aşk iksiriydi anne karnında içtiği... Toprağı sarmalayan Gök, öylesine aşık oldu ki onun bereketine, acı-kara tadına... Toprak`ın dudağına kondurdukça yağmur damlacıklarını, daha çok öpmek istedi onu. Öptü, öptü ve öptü, sarmaladı bütün mavisiyle. Toprak, Gök`ün aşkını, bitmek bilmez yağmurlarını taşıyamadı, denize akıttı içini, rahatladı. Denizler taştı bu seferde. Afrodit... Denizin tuzu, toprağın acı tadı ve Gök`ün hafifliği... Aşk... Deniz kadar tuzlu, ne var ki yemeklere koysan tat katar. Toprak kadar acı, bir o kadar da bereket akıtan... Gökyüzü kadar da özgür...Kollarını istediğin kadar aç, zıpla, yuvarlan,çığlık at; sonra büzül, küçül, ufacık ol. Ağla... Afrodit yakamozla gecenin sevişmekten yorgun düştüğü, o alacaya çalan sabah çıktı denizden, saçları ıslak...Aşk saçlarının ucundan damlıyordu şimdi... Kıyıda, yerde uzanan Adem`in dudağına geldi bir damla da. Dayanamadı, elmanın tadına baktığı gibi, bu küçük damlacığı da diliyle sıyırdı ve ağzına götürdü. Artık O bir Aşık`tı...

http://www.2de1.net/arsiv/t-103144.html

Hiç yorum yok: